Aman da ne etsem de izlesem, ne zaman konusu açılsa aşırı övülüyo, tamam belli ki çok güzel ama olmayınca da olmuyo, izleyemiyorum filmi.. Tam arşivlik film denir, DVD alırım bozuk çıkar izleyemem; internetten kovalarım altyazı uyduramam; her şey tamam olur bilgisayar çöker.. Velhasıl izleyemem de izleyemem.. Dedim herhalde artık olmayacak, bıraktım peşini..
3-4 senelik mevzu benim için.. Bi hafta önce denk getirdim, indirdim, bu sefer de zaman bulup izleyemiyordum. Sonunda demin hallettim.. La meğer biliyomuşum ben bu filmi..
Televizyonda denk gelirsin ya dizi reklama girdiğinde falan.. Ara ara izlemişim ve kazınmış aklıma artık.. Hep görürsün çünkü bu filmi televizyonda..
Beş zanlının boy panelinin önünde verilen cümleyi okuması.. Kodeste bu beşlinin birbirlerine önce laf sokup sonra çete olma fikrini sunması.. Verbal'ın sakat haliyle tek elle koca silahı taşıması.. En sonda o sakatlıktan normale dönme sahnesi falan.. Baya ezberlediğim sahnelermiş meğer..
Hiç bilmeyen ve benim gibi bilip de anlamayanlar için, konusu şöyle: Bi kamyon dolusu silah çalınmıştır, polis olağan şüphelileri toplar. Eskiden rüşvetçi bir polis olan Keaton, atılmış ve pis işlere bulaşmıştır ama temizlenmek için uğraşır, çünkü aşık olmuştur. Zaten dedektif Kujan'ın asıl şüphelisi odur. Ama sabıkası olan diğer dört hırsız da sorgu için oradadır. Bunlar nezarette hazır bir araya gelmişken neden bi şeyler yapmıyoruz derler. Keaton'ın avukat olan aşkı bunları azad ettirdiğinde ekip kurup güzel para kazanacakları işler yaparlar. Gün olur, bi iş denk gelir, karşılarına Keyzer Söze ismi çıkar.
Bu beş hırsızdan biri olan Verbal sorgu için çağrıldığında, Keyzer Söze'nin hikayesini dinleriz ondan. Acımasız bir adammış, ona çalışanlar aslında ona çalıştığını bilmezmiş çünkü kendini hiç göstermezmiş. Aslen uyuşturucu işindeymiş ama fena intikamcıymış. Macarlarla bi alıp veremediği olan Türk olduğu söylenirmiş. Filmin başında gördüğümüz yanan Macar gemisinin hikayesini dinleriz Verbal'dan, çünkü o da ordaymış..
Aslında biz film diye komple Verbal'ın anlattığı hikayeyi izleriz.. Ve bütün hikaye o odadaymış meğer.. Yani güya hikayeyi dinlediğini sanan dedektif, içinde bulunduğu durumu kendi için eğlenceli hale getiren Verbal'ın o an aklına geleni anlattığını çok geç fark edecektir..
Gabriel Byrne, Kevin Pollak, Stephen Baldwin, Benicio Del Toro ve Kevin Spacey.. Bunlar şüpheli kadro.. Dedektifi, Chazz Palminteri; Keyzer Söze'nin avukatını Pete Postlethwaite, Keaton'ın avukat aşkını da Suzy Amis oynuyor. Efsane filmin Oscar alan senaryosunun yazarı Christopher McQuarrie iken yönetmeni de Bryan Singer. Bu arada Spacey'nin de bu rolle Oscar aldığını zaten duymuşsunuzdur bi yerlerden.. İki senedir House of Cards dizisinde oynuyor, izleyiniz.
Altın Portakal'da, 2007'de, davetli olarak Antalya'ya gelen Spacey'ye sormuşlardı. "O filmde hani her şey uydurmaydı ya, peki Keyzer Söze'nin Türk olduğu da mı yalandı, ben çok inanmıştım öyle olduğuna?!" Soruyu soran gazeteciye Spacey'nin verdiği yanıt, "Bence o kısmı gerçekti, oynadığım karakter Türk'tü bence" gibi bi şeymiş. Biz de baya sevinmiştik, oo Türk'müş, diye.
Asıl bomba, Antalya'da bi gece ilgiden bunalan Spacey otelden sahile kaçar, dumanlanan gençlere katılıp muhabbetin dibine vurur. O gençler o kafayla tanıdılar mı efsaneyi bilmem ama Spacey onları unutmaz herhalde. Birinin bi lafı vardı, "İyi oyuncular, gördüklerini unutmazlar."
08.12.14