Eski Koltuklar [2011]

yalnız afişte set fotoğrafı kullanmak da ayrı bi kafaymış. kamerayı göze sokmak.

Uykusuz çizerlerinden Ersin Karabulut'un bir zamanlar 'Yeraltı Öyküleri' diye köşesi vardı. Fantastik, absürt, korku falan takılıyordu. Ama o uzun zamandır 'Sandık İçi' ile kendi hikayelerini anlatmasıyla tanındı bence. Bence çünkü ben, Uykusuz okumaya başladığım sıralar daha çok Sandık İçi çiziyordu. Yeraltı Öyküleri'nden de on tane falan okumuşumdur. Kah beğendim kah beğenmedim. Ama beğendiğim öyküler de hep film yapılası diye beğenmişimdir. Hep çizgi roman uyarlaması film çekmek istemişimdir, 'hazır storyboard var hacı' kafası..

Yönetmen Tanju Berk, tabii ki Müjdat Gezen'de eğitim almış, 84'lü, Tokatlı bir sinemacı. Epey kalabalık bir set olmuş belli ki, buna rağmen kamera arkasında 5 kişinin olduğu bir kısa filmden çok farklı değil açıkcası. Kadrajları da çok beğenmedim, annenin oyunculuğunu da. Hikaye zaten güzel ama uyarlarken biraz sıkıntı çekmiş herhalde. Ayrıca planların azlığı da filmi basit öğrenci filmi havasına sokuyor.


Bir sahnede, çocuk babasıyla film izliyor "Baba büyüyünce ben de böyle araba kullanmak istiyorum, kimse beni yakalayamasın istiyorum." diyor. Bak şimdi bendeki dikkate bak, film, Back to the Future Part II (1989), tünelde, arabalı Griff'in kaykaylı Marty'yi kovaladığı sahne. Yani teknik olarak çocuk yakalanmak istemiyorsa kaykay kullanmayı istemesi daha mantıklı olur. Yani televizyonda oynayan film yanlış seçim olmuş.

Kurmaca kategorideki film, devletin vatandaşlarından hayatları üzerinden vergi alındığı bir ortamda işleniyor. Yani ne kadar yaşıyorsan parasını vereceksin, yoksa devlet hizmet vermiyor. Havadan sudan yararlanma diye de öldürüyorlar usulca. Böyle bir dünyaya çocuk getirmek istiyorsan, neyse parası vereceksin paşam. Bir çift, anne (Gökcan Gökmen) baba (Hakan Ka) olmak için gaza geliyorlar. Kampanyalar, taksitler denk getirip 10 yıllık çocuk (Bertan Ceylan) yapma izni alıyorlar. Hikaye kurgusu gereği zaten çocuğun öleceğini filmin başında gördüğünüz için bunu yazmakta sakınca görmüyorum: Çocuğun 10. doğum gününde infaz memuru (Beyti Engin) gelip alıyor çocuğun canını. Ama tabii herkes olayın bilincinde olduğu için ortalığı yıkıp dökme yok herkes görevini biliyor.

Benim yapmak istediğim bir şeyi yaptığı için yönetmeni biraz kıskandım, öte yandan etrafımdaki örnekleri çoğalttıkları için, hatalarından ders alabildiğim için biraz da şanslıyım. İzleyin bakalım siz beğenecek misiniz.. Filmi, sitesinde bulabilirsiniz. Yalnız sitedeki künyede Ersin Karabulut ismine rastlamamız ilginç.

Hatta öykünün orijinali de burada dursun, aklınızda bulunsun yani.



12.07.13