Ashby (2015)


Gördüğümde çok ilgimi çekmemesine rağmen daha iyi bir seçeneğim olmadığından izledim. Öyle zaman geçirmelik bir şey arıyordum, tam da öyle oldu. Mickey Rourke'u daha önce gördüklerimden çok farklı bir rolde izliyoruz, Nat Wolff'u da beğendim baya. Ve bu iki isim paylaşıyor başrolü..

Ashby'nin direksiyon başında kriz geçirmesiyle başlıyor hikaye. Doktor diyor ki, azıcık bi ömrün kaldı ama sakın araç kullanma da bari milletin hayatını tehlikeye atma, yine bayılırsın mayılırsın..
Ed ise, annesiyle beraber yeni taşındıkları mahalleye alışmaya çalışıyor ve Ed, yeni okulundaki futbol takımına giriyor, derslerde de örnek öğrenci falan. Bi ödevi var Ed'in, yaşlı biriyle konuş, hayat tecrübelerini toparla bir dosya hazırla, gibi.. Komşusu Ashby'nin kapısına gelen Ed, bir anda Ashby'nin şoförü oluveriyor. Derken kanki oluyorlar. Çaktırmadan suç ortağı.


Ed'in annesi ise aşkı aramaktan vazgeçmeyen güzel bi kadın. Ed'in kendisi de aşık, Eloise diye çok güzel ismi olan ilginç bi kıza. Eloise'i Emma Roberts oynuyor, We're the Millers? (2013)'ta izlemiştim en son.. Ed'in annesi rolünde de Sarah Silverman'ı izliyoruz.

Yazan yöneteni Tony McNamara olan filmin teknik olarak parlak görünen bi kısmı yok, sadece bi sahnede kurguda gönüller fethedildi. Ashby içeride adam öldürürken, Ed dışarıda arabada bekliyor ve Eloise ile telefon görüşmesi yapıyordu. Adam öldürme sahnesiyle telefonda konuşma sahnesinin çok güzel harmanlanması şık hareketti, eğlenceliydi ama kısacıktı yani. Onun dışında filme puanım 4/10..

12.08.2017