Sıralı Tam Liste: Oscar 2015


Ya iki senedir ne çekiyoruz digiturk yüzünden, ağız tadıyla bi tören izleyemez olduk. Önce baya bi link arandım, sonra bi arkadaşım digiturk üyeliğini konuşturdu da rahat rahat izleyebildim sağ olsun. Çok eğlenceli bir törenin ardından kazananları aşağıda listeledim.. 3. Geleneksel: Oscar Adayları ve Kehanetlerim'i yazmıştım bi de.. Nasıl ters köşe oldum bakın. Ben ne dedim, o ne oldu!.. Tikliler bildiklerim..

En İyi Film: Birdman (2014)

En İyi Yönetmen: Alejandro Gonzalez Inarritu, Birdman (2014)

En İyi Kadın Oyuncu: Julianne Moore, Still Alice (2014)

En İyi Erkek Oyuncu: Eddie Redmayne, The Theory of Everything (2014)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Patricia Arquette, Boyhood  (2014) ✔

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: J.K. Simmons, Whiplash (2014) ✔


En İyi Uyarlama Senaryo: Graham Moore, The Imitation Game (2014) ✔

En İyi Özgün Senaryo: Inarritu, Giacobone, Dinelaris ve Bo, Birdman (2014)

En İyi Kurgu: Tom Cross, Whiplash (2014)

En İyi Görüntü: Emmanuel Lubezki, Birdman (2014)

En İyi Kostüm Tasarımı: Milena Canonero, The Grand Budapest Hotel (2014) ✔

En İyi Saç & Makyaj: Coulier ve Hannon, The Grand Budapest Hotel (2014)

En İyi Prodüksiyon Tasarımı: The Grand Budapest Hotel (2014)

En İyi Görsel Efekt: Interstellar (2014)

En İyi Şarkı: 'Glory', Selma (2014)

En İyi Film Müzikleri: Desplat, The Grand Budapest Hotel (2014)

En İyi Ses Kurgusu: American Sniper (2014) ✔

En İyi Ses Miksajı: Whiplash (2014)

En İyi Yabancı Dilde Film: Ida (2013)

En Kısa Film: The Phone Call (2013)

En İyi Animasyon Film: Big Hero 6 (2014) ✔

En İyi Kısa Animasyon Film: Feast (2014)

En İyi Belgesel Film: Citizenfour (2014)

En İyi Kısa Belgesel Film: Crisis Hotline: Veterans Press 1 (2013)

Liste uzasın da uzasın, vur davullara:

Gecenin En Tatlışı: Emma Stone.. Bu gecenin en genç ödül adayı olarak kırmızı halıdaydı, çok samimi röportajı sırasında Mark Ruffalo'yu görünce heyecanlanması falan çok tatlıydı..

Gecenin En Karizmatiği: Scarlett Johansson.. Tam bir vahşi değil mi?!


Gecenin En Olayı: Neil Patrick'in, Birdman (2014) parodisiyle sahneye çıkması çok hoş olaydı bence..

Birdman (2014) toplamda 4 baba ödül alarak geceye damga vurdu. Boyhood  (2014) tek ödülle hakkettiği değeri bulamadı. The Grand Budapest Hotel (2014) de 4 estetik ödülle kapadı geceyi...


23.02.15
Oku..

3. Geleneksel: Oscar Adayları ve Kehanetlerim


the 87th academy awards,

Her Oscar töreninden önce, kazananları tahmin edip kaç doğru tahmin yaptığımızla falan eğleniriz biz film izleyiciler... Genelde tek başıma izlerim töreni, çünkü çevremdeki büyük bir çoğunluk sabah haberlerinden/internetten falan alır sonucu, normal insanlar onlar.. Bense izlerken "Bunu seçeceğinizi biliyorum ama n'olur şunu seçin, n'olur" falan derken buluyorum kendimi...

Bu sene törenin sunucusu hala ve hep HIMYM'in Barney'si olarak kalacak Neil Patrick Harris. Bu arada tören yarın gece: Pazar akşamdan başlar, kırmızı halı falan derken 4'e 5'e doğru en baba ödüller verilir. Geçen seneki çok eğlenceliydi mesela, bakalım bu sene Barney bizim için neler hazırlamış.

Hemen aday listeleriyle beraber kimin kazanacağı kehanetiyle gecenin heyecanına ortak olalım. İddaa, batak bilmeyenlerin eğlencesi Oscar Kehanetçiliği başlasın... Bold yazılanlar benim tahminlerim..

En İyi Film
American Sniper (2014)
Birdman (2014)
Boyhood (2014)
Selma (2014)
The Imitation Game (2014)
The Grand Budapest Hotel (2014)
The Theory of Everything (2014)
Whiplash (2014)

Alfabetik sırayla dizdim adayları.. En iyi film hangisi sence desen The Imitation Game (2014) derim ben, ama Akademi'yi artık bilmeyen yok, American Sniper (2014)'ın bu ödülü ve beraberinde bir kaç çerezlik ödüle layık görülmesi, senenin dikkat çeken filmleri arasında gösterilmesi kimseyi şaşırtmayacaktır. Ha, olur ya değişiklik yapmak isterler, işte o zaman Birdman (2014) girer devreye...


En İyi Yönetmen
Wes Anderson, The Grand Budapest Hotel (2014)
Alejandro Gonzalez Inarritu, Birdman (2014)
Richard Linklater, Boyhood (2014)
Bennett Miller, Foxcatcher (2014)
Morten Tyldum, The Imitation Game (2014)

En İyi Kadın Oyuncu Performansı
Marion Cotillard, Deux Jours, Une Nuit (2014)
Felicity Jones, The Theory of Everything (2014)
Julianne Moore, Still Alice (2014)
Rosamund Pike, Gone Girl (2014)
Reese Witherspoon, Wild (2014)

En İyi Erkek Oyuncu Performansı
Steve Carell, Foxcatcher (2014)
Benedict Cumberbatch, The Imitation Game (2014)
Bradley Cooper, American Sniper (2014)
Michael Keaton, Birdman (2014)
Eddie Redmayne, The Theory of Everything (2014)

En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Performansı
Patricia Arquette, Boyhood  (2014)
Laura Dern, Wild (2014)
Keira Knightley, The Imitation Game  (2014)
Emma Stone, Birdman (2014)
Meryl Streep, Into the Woods (2014)

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Performansı
Robert Duvall, The Judge (2014)
Ethan Hawke, Boyhood (2014)
Edward Norton, Birdman (2014)
Mark Ruffalo, Foxcatcher (2014)
J. K. Simmons, Whiplash (2014)


En İyi Uyarlama veya Yayınlanmış Materyal Destekli Senaryo
Paul Thomas Anderson, Inherent Vice (2014)
Damien Chazelle, Whiplash (2014)
Jason Hall, American Sniper (2014)
Anthony McCarten, The Theory of Everything (2014)
Graham Moore, The Imitation Game (2014)

En İyi Özgün Senaryo
Anderson ve Guinness, The Grand Budapest Hotel (2014)
Futterman ve Frye, Foxcatcher (2014)
Dan Gilroy, Nightcrawler (2014)
Inarritu, Giacobone, Dinelaris ve Bo, Birdman (2014)
Richard Linklater, Boyhood (2014)

Nightcrawler (2014)'ı da yazamadım henüz, izledim ama yazmaya zamanım olmadı, buradan kısa bi özet geçelim. Geceleri sağın solun çitini telini kesip satarak eskiciliğe level atlatan Louis, aslında tuttuğunu koparan bir çocuk olduğunu, haberlere çektiği kaza/felaket/cinayet görüntülerini satıp, amatör başladığı sektörde büyüyerek gösteriyor. Güzel hikaye!.. Ulan bi cümlede filmi anlattım, muhteşemim.


En İyi Kurgu
American Sniper (2014)
Boyhood (2014)
The Imitation Game (2014)
The Grand Budapest Hotel (2014)
Whiplash (2014)

En İyi Görüntü Yönetimi
Unbroken (2014)
Birdman (2014)
Mr. Turner (2014)
The Grand Budapest Hotel (2014)
Ida (2013)



En İyi Kostüm Tasarımı
The Grand Budapest Hotel (2014)
Inherent Vice (2014)
Into the Woods (2014)
Maleficent (2014)
Mr. Turner (2014)

En İyi Saç & Makyaj
Foxcatcher (2014)
The Grand Budapest Hotel (2014)
Guardians of the Galaxy (2014)

En İyi Prodüksiyon Tasarımı
The Grand Budapest Hotel (2014)
The Imitation Game (2014)
Interstellar (2014)
Into the Woods (2014)
Mr. Turner (2014)


En İyi Görsel Efekt
Captain America: The Winter Soldier (2014)
Dawn of the Planet of the Apes (2014)
Guardians of the Galaxy (2014)
Interstellar (2014)
X-Men: Days of Future Past (2014)

En İyi Şarkı
The Lego Movie (2014) (Everything is Awesome)
Selma (2014) (Glory)
Beyond the Lights (2014) (Grateful)
Glen Campbell: I'll Be Me (2014) (I’m Not Gonna Miss You)
Begin Again (2013) (Lost Stars)

En İyi Film Müzikleri
The Imitation Game (2014)
The Grand Budapest Hotel (2014)
Interstellar (2014)
The Theory of Everything (2014)
Mr. Turner (2014)


En İyi Ses Kurgusu
American Sniper (2014)
Birdman (2014)
The Hobbit: The Battle Of The Five Armies (2014)
Interstellar (2014)
Unbroken (2014)

En İyi Ses Miksajı
American Sniper (2014)
Birdman (2014)
Interstellar (2014)
Unbroken (2014)
Whiplash (2014)

Bu iki kategori hakkında yorum yapmak istemiyorum, baksana Hobbit girdi devreye durduk yerde, hiç anlamıyorum nasıl olmuş da bu şekil iki kategoriye ayrılmışlar... Farklarını anladığım gün yorum da yapacam.. İkisine de American Sniper (2014) diye atıyorum..

En İyi Animasyon Film
The Boxtrolls (2014)
Big Hero 6 (2014)
How to Train Your Dragon 2 (2014)
Song of the Sea (2014)
Kaguyahime no monogatari (2013)

En İyi Yabancı Dilde Film
Mandariinid (2013)
Ida (2013)
Leviafan (2014)
Relatos Salvajes (2014)
Timbuktu (2014)

Sıralı Tam Liste: Oscar 2015

21.02.15
Oku..

Wild (2014)


Efendim, aşırı kar yağışı yolları kilitleyince, tatili fırsat bilip, Oscar adayı filmlerin çoğunu izledim bu ara... İzlediklerim hep güzel filmlerdi ama bu sefer sıkıcısına denk geldim. Zaten Akademi de bunun farkında demek ki sadece oyuncuların performanslarını değerlendirmek istemiş.


Cheryl Strayed hanımefendi, uyuşturucu bağımlılığı olan ve her tanıştığıyla seks yapan biriymiş zamanında ve bu hastalığından kurtulması için kocası destek olmuş kendisine ama bakmış olacak gibi değil, çok sevmesine rağmen karısından boşanmış. Evliliği biten Cheryl, bir de annesinin ölüme yakın bir hasta olduğunu öğrendiğinde iyice çökmüş.

Arkadaş kalmaya çalışan kocası ve aralarının pek iyi olmadığı erkek kardeşini bir yana bırakarak, kendini doğaya salmak ve sıkıntılı hayatından uzaklaşmak niyetiyle memleketi bi uçtan bi uca yürümeye karar verir.


Cheryl'ın anılarını dinleyerek Nick Hornby'nin yazdığı senaryoyu Kanadalı Jean-Marc Vallee yönetmiş. Hornby, Türkçesi Sel Yayıncılık tarafından basılan birçok romanın yazarı; Vallee ise geçen senenin efsanelerinden Dallas Buyers Club (2013)'ın yönetmeni... Cheryl'ı tatlı mı tatlı Reese Witherspoon'un oynadığı hikayede, gerçek Cheryl da küçük bir rolle göstermiş kendini... Anne Strayed'ı ise Laura Dern oynuyor. Anne kız bu sene Oscar'a aday gösterildiler. 76'lı Reese, Walk the Line (2005) ile daha önce Oscar kanamıştı; 67'li Laura da Rambling Rose (1991) ile aday olabilmişti.


Bu arada ne çok biyografi izledim son zamanda, ilginçtir; The Theory of Everything (2014), The Imitation Game (2014), Big Eyes (2014), American Sniper (2014), bu... Bu sene en iyi filmler hep biyografi.. Hemingway'in sözüne geldiler demek "Bir hikaye gerçekse kötü olma olma ihtimali yoktur.." Her seferinde başka hatırlıyorum bu sözü de ama ana fikri bu..

Wild (2014), genel olarak sıkıcı, tavsiye edilecek tarafı olmayan bi film ama bu tarz maceralı çadırlı filmler seven biriyseniz belki de en favori filminiz olacaktır...


Sıralı Tam Liste: Oscar 2015

19.02.15
Oku..

American Sniper (2014)


Chris Kyle, Teksaslı bi kovboyken, canı ülkesi terörist saldırıya uğrayınca kendini gönüllü askeri hizmete adar. Tam bir vatansever olarak, babasının sayesinde yetenekli bir avcı olarak yetiştirilmiş Chris, orduya yazılır, Irak'a gider ve keskin nişancı olur. Görevi, arkadaşları çeşitli operasyonlar düzenlerken onların hayatta kalmasını sağlamaktır. Ama Irak'a gönderilmeden hemen önce, eğitim döneminde Taya ile tanışır ve evlenir. Askerdeyken, karısının hasreti bir yandan, ölen arkadaşları bir yandan, öldürmek zorunda kaldığı insanlar bir yandan derken psikolojisi yıpranan bir vatanseverdir Chris.


İzin için geldiğinde artık bir de oğlu vardır, ama aklı Irak'ta savaşan arkadaşlarındadır. Düşman bir keskin nişancı nam salar, Chris kadar olmasa da o da kendi takımının kahramanıdır. Diğer izninde oğlu büyür bir de kızı olur, karısı Chris'in durumuna çok üzülür. Artık gitmemesi gerektiğini söyler ama Chris yarım kalan işini bitirmek için geri döner. Görevini tamamlar ve bir savaş kahramanı olarak ülkesine döner. Hala insanlara yardım etme isteğini, gazilerle ilgilenerek yatıştırır ve ailesine daha çok zaman ayırabildiği için mutludur. Geçtiğimiz sene yardım etmeye çalıştığı emekli bir asker tarafından öldürülür.


On numara beş yıldız, etkileyici bir anlatım, muhteşem performans... Yönetmen Clint Eastwood da tam böyle hikayelerin adamı, önüne böyle bir senaryo gelince reddedebilecek bir adam değil, biliyoruz, iyi de çalışmış. Senaryo, Jason Hall tarafından Chris Kyle ve arkadaşlarının anılarını yazdıkları kitaptan yola çıkılarak oluşturulmuş. Chris'i Bradley Cooper, Taya'yı Sienna Miller oynuyor.


Artık ne kadar inanırsınız bilemem, tarih bu, o savaşta yüzlerce insan boş yere de öldürüldü. Filmdeki Chris, silahı olup tehdit oluşturanları öldürüyordu, hatta bir de çocuk öldürdü çünkü annesi ona taşıması için bomba vermişti. Bir çocuk da yerdeki silahı aldığında, Chris, bırakması ve öldürmek zorunda kalmaması için dua etti... Tam bir melek!.. Tarih böyle işte, altı yedi yıl öncesi bu, çok değil, her yerde haberciler vardı, ama hala kim ne dese onu dinliyoruz, söyleneni tarih biliyoruz. O kadar vicdan var o memlekette biri de demiyor ki "Ulan bunlar kendi topraklarını koruyorlar, benim ne işim var burda?!"


Oscar'da da etkili filmlerden biri olacağa benziyor. En İyi Film, Aktör, Uyarlama Senaryo, Kurgu, Ses Miksajı ve Ses Kurgusu kategorilerinde boy gösterecek filmin en az üç heykel alırı var bence. Filme puanım 8/10.
Ama dediğim gibi tarih taraflı olmak zorundadır çünkü biri tarafından anlatılır, inanırsın inanmazsın sen bilicen... Bu hikaye de şu adama ait, yersen..


Sıralı Tam Liste: Oscar 2015

19-2-15

Gary Leva'nın One Soldier's Story: The Journey of American Sniper [2015] adlı yarım saatlik yapım aşaması filmini izledim. İşte hikayeye nasıl karar verildi, oyuncu seçimi ve oyuncuların hazırlıkları falan anlatılıyor. Seviyorum bu tarz şeyleri.. Bakın bana ne kattı. Kevin Lacz, Chris'in arkadaşlarından, askerden. Omuz omuza savaşa gittiğin adamın filmi yapılıyor, sen sadece teknik bilgi vermek için, silah nasıl tutulur göstermek için ordasın. Ama bak, herkesin kısmeti işte, hikayede kendi de var bir kısım, diyolar ki "Sen kendini oynasan ya filmde?" Yapabilir mi falan derken adam kendini oynuyor. Zordur ha. Hem tüm setin de işine geliyor, kadroda gerçek asker olması, belgesel çeker gibi.. Güzel detaydı, paylaşmak istedim..

Bu arada üç heykelcik alır demişim, bir taneyi zor aldı.. Ee, yapıyoruz biz de bi şeyler!..

21.12.15
Oku..

Whiplash (2014)


İzlemiycem dedim ama dayanamadım...
Bi anda o kadar çok izlendi ki film, herkes bunu konuşur, bunla ilgili tweet atar oldu. Herkes filmi muhteşem olarak yorumluyor, bi kaç sivri de "Aslında o kadar şey değil, o iyi müzisyen olmak değil, efsane olmak istiyor" falan diyordu... Beğenen de "Ya öyle böyle değil, efso film" diye beğeniyordu...


Artık filmi izlemeyeni döver oluyorlar, hep bunu konuşuyorlardı... Özellikle ünlüler çok bahsedince filmden, bi anda havalı oldu film. Herkes müziğin hastası ama baksan caz konserleri boş geçiyor. Fletcher Usta da diyor ki eskisi kadar tutku yok cazcılarda, onun için caz artık ilgi görmüyor.

Davulcu çocuk Andrew, hayallerindeki adam olmak için en iyi müzik okuluna kapağı atar ve çok çalışıp orkestraya seçilir. Baş belası şef Fletcher, sinir bozucu disiplinle ve kabalıkla yürütür işleri. Maksadı müzisyenlerin içindeki tutkuyu ortaya çıkarmalarını sağlamaktır. "Düzgün çal la madır fakır" diye diye ezer milletin içinde genç yetenekleri... Kıl kıl hareketler böyle... Hiç fark edemeyeceğimiz hataları anlayıp hava atar biz seyircilere, "Senin akordun bozuk, yürü git, kandırdım, seninki bozuktu..", "Daha hızlı, daha yavaş, doğru çal..."


Andrew ise, hırs yapmış, en iyilerden olacam tribine girmiş bir gençtir. Bi konsere otobüsün lastiği patladığı için geç kalır, sonra acele edeyim derken araba çarpar falan, ağzı burnu kan revan sahneye atar kendini, çalamaz tabii, kovulur. Sonra sahnede Fletcher'ın üstüne atlar Andrew, okul hayatı biter... Ama psikolojik manyak diye ustaya dava açarlar, o da okuldan atılır... Mevsimler sonra denk gelirler, intikam ateşi sarar bacayı...


Filmde tek davul seti ama üç davulcu vardı mesela; bi o, bi o, yedekli duruyolar sahnede...
(Şimdiye kadar izlediğim en iyi davul performansı da Peyote'de Selim Saraçoğlu konseriydi, bi bas, bi Selim, üç tane de davulcu vardı sahnede, iki köşede iki set, bi seti iki davulcu çalıyodu... Gümbür gümbürdü valla... Şubat'ın son haftası da, 27 Cuma - 28 Cts, Kamayor'da Nekizm ve Selim Saraçoğlu konserleri var arka arkaya..)
Filmi sevmek için davuldan anlamanıza veya ünlü olmanıza falan gerek yok, güzel film, herkes sevebilir...



Yazanı ve yöneteni Damien Chazelle, geçen sene kısa film olarak yazıp yönettiği Whiplash'i uzatmaya karar vermiş, ödül mödül alınca gaza gelmiş demek ki, ama kısa versiyonu izleyemedim, bulamadım bi yerde... Cashback (2004-06) vardı hatırlarsanız, o da kısadan uzuna terfi eden hikayelerdendi... Gerçi o karışıktı, uzunmuş, kısalmış, sonra uzunu gösterilmişti... Neyse, Andrew'u Miles Teller, Fletcher'ı J.K. Simmons oynuyor... Bir de Nicole'ümüz var Melissa Benoist... Eleman kızı terk ediyor, "Daha çok davul çalışmam lazım, bi ilişki yaşamak beni engeller" diyordu...


Top#250'de 42. sırada olan filmin Oscar adaylıkları da az değil; En İyi Film, Yardımcı Aktör (Simmons), Uyarlama Senaryo (kısa halinden geliştirildiği için özgün kabul edilmiyor bu tip senaryolar), Kurgu ve Ses Miksajı...
Ben filme on üzerinden yedi verdim... Akademi de aynı benim gibi en iyi film değil de kurgu veya ses için bi şeyler verip gönderebilir...

Sıralı Tam Liste: Oscar 2015

18.02.15
Oku..

Nar (2011)


Ümit Ünal filmini anlatırken, "Hepimiz nar tanesiyiz, birbirimizden çok farklı ama aslında çok benzeriz, bir araya gelince bi anlam ifade ederiz, nar oluruz" gibi bi şeyler söylemiş. Aslında o kadar da değil, çok da nar'a benzer bi tarafımız yok bence. Hikayedeki karakterlerin hepsinin ayrı ayrı dertleri/sorunları olması bu kadar büyütülecek bi şey değil; bunlar normal şeyler. "Bak, görüyo musun, ne kadar haklı aslında, o böyle yapıyo çünkü şöyle bi durumu var, bunun da bu şekil halleri var.." demedi kimse, demez de...


Özetle çok iyi bir film değil, ki Ara (2008) kadar etkili bi şey olmasını zaten beklemiyodum ama bu kadar basit de olmasındı açıkçası... Sisteme ayak uydurmak için yanlış olduğunu bildiği şeyler yapan bi doktor hanım, doktor hanımın oyuncu adayı sevgilisi Deniz Hanım ve hastanedeki yanlışlık sonucu kızı deliren falcı abla... Ha bir de kapıcı var tabii, o da hikayenin vicdan tarafı... Ya ne bileyim bu tarz hikayeler hiç yakışmıyo bazı abilerimize...

Hikaye kötü olunca oyunculara da bi şey denmiyo ki... Gerçekten, kötü duruyodu oyunculuklar da... Serra Yılmaz, İrem Altuğ, İdil Fırat ve Erdem Akakçe. Bütün bu negatiflere rağmen tek mekanda film çekmek kolay değil, burdan artı puan akar... Tek mekanda hikaye kurgulamak, oyuncu yönetmek falan iyice zeka işi, her hareket hesaplı olmalı, gevşeyemezsin. Mesela diyaloglar daha doyurucu olsa toparlardı belki, ya da ne bileyim daha keskin montajla hareket katılabilirdi. Neyse, ben filme on üzerinden beş verdim, ki bu da 'şans verilebilir' puanı...

Aslında bunlar hep, film gösterimi sonrası mekanda konuşulup tartışılacak şeyler. Tabii ki filmin yönetmeni yanımda olsa bu kadar rahat giydiremem, ama bi inceden çıtlatırım bunları içimde kalmasın diye...


Şimdiye kadar heykel ve resim atölyesi olarak kullanılan Galata'daki Kamayor Atölye beş altı ay kadar önce sahnesinde müzik yaptırmaya başladı. Önceden de yapılıyodu da kendi kendineydi, şimdi seyircili meyircili, eğlenceli haller oluyor. Başta caz ağırlıklı başlayıp, sonrasında farklı tarzlara da ev sahipliği yapan mekanda, dün, film gösterildi.

Her hafta bi film gösterip, gösterilen filmin yönetmeni, senaristi, oyuncularından biri ikisi artık kim müsaitse davet edilip söyleşi yapılacak. (Bu filmde olmadı söyleşi, çünkü aceleye gelmiş program ve Ümit Ünal müsait değilmiş, bundan sonraki filmler için artık) İlgilenen Facebook Sayfasından falan takip edebilir... Girişler ücretsiz oluyor, isteyen çay, kahve, bira, şarap falan da alabiliyor.

Serra Yılmaz, Ümit Ünal, set emekçisi ve İrem Altuğ...

Ya bi de Ümit Ünal tarzı şu final sahnesinde, oyuncuların rollerini değiştirtip bi de böyle oynayın demesi.. Ara (2008)'da yapmıştı, sevmiş olacak ki bunda da var.. Eğlenceli oluyo ama..

17.02.15
Oku..

Force Majeure (2014)


Kadınlardaki topluluk içinde tartışma sevdası nedir allasen?! Bi gün metrobüsteyim, oturuyorum, dibimde de bi çift önce sakin sakin konuşup sonra sinirlenmeye başladılar birbirlerine. Oğlan "Tamam, bak inince konuşalım bunu.." falan diyo, kız "Hayır, hayır şimdi konuşalım niye öyle demişim.." diye harlıyo... Eleman tamam diyip tartışmayı ertelerken, kız, etrafın dikkatini çekmekten adeta hoşnut, tartışmak istiyor ve boyuna söyleniyordu... Eleman sustukça, kız 'suçunu kabul ettiğini' düşünüyor, köşeye sıkıştırmışcasına triplere giriyordu... Ben bu duruma şahit olalı oldu baya..


İskandinav diyarından bu film, 'Turist' ismiyle gösterildi o coğrafya dışında.. Kötü bir tercih bence.. Yazan yöneten İsveçli Ruben Östlund, oynayanlar ise Johannes Kuhnke, Lisa Loven Kongsli ve Kristofer Hivju gibi Norveçli isimler... İsveç-Norveç bunlar aynı şey aslında... Kadrodaki isimlerden tanıdık olan Hivju, Game of Thrones'ta bizim PKK'lı Ygritte'in ekip arkadaşı Tormund'du..


Ekonomik açıdan orta-üstü sınıftan İsveçli bi aile, beş günlük tatil için Fransız Alpleri'ni tercih etmişler, kayak yapıp stres atacak ve beraber zaman geçirecekler işte. Güzel tatillerinin henüz ikinci günlerinde restoranın terasında yemek yerlerken karşı ki dağda kontrollü bi çığ oluşturulduğunu görürler. Adam korkulacak bir şey olmadığını, bunların kontrollü bir şekilde yapıldığını söyler ve telefonun kamerasıyla çekmeye başlar ama çığ büyüdükçe millet tedirgin olur, çocuklar bağrışır, çığ iyice büyüyerek restoranı... Bembeyaz...


Ama korkulacak bir şey yoktur; biraz büyük bir çığ olduğu için tozu dumanı kaplamıştır bulundukları terası... Bu olay sırasında kadının çocuklarını kucaklayıp orda durması ve adamın restorana kaçması talihsizliği yaşanır. Kadın film boyunca "Sen bizi bırakıp kaçtın", "Sen bizi terk ettin", "Bu kadar korkaksın sen işte, varsa yoksa işin, bize hiç değer vermiyorsun!.." Yahu adam korkup canını kurtardı diye yemediği trip kalmıyor...

Tatil boyunca bu tartışma her açıdan ele alınıyor. İzlerseniz hepsini göreceksiniz, benim favori bakış açım: içgüdüsel olarak bu şartlar altında her insanın kaçıp canını kurtaracağı, adamın da onu yaptığı..
Bunu biraz geliştirirsek: yani kadının, çocuklarının yanında kalıp beraber ölmek istemesi ve adamın önce hayatta kalıp/güçlü kalıp sonra karısını ve çocuklarını kurtarmak eğiliminde olması diye yorumlanabilir. Ki terasta kaçma eğiliminde olanların hepsinin erkek olmaları da güzel detay... (Erkekliğin yüzde doksanı kaçmak diye deyiş var bu coğrafyada..)


Kadının bu konuyu sürekli açması, olur olmaz yerde dillendirmesi, metrobüsteki çift efekti yarattı bende. Adam sustukça kadın konuşup duruyor, yalnızken çok bi şey demiyor kadın ama bi ortama girdiklerinde konuyu oraya getirip sıkıştırıyor adamı... Adam da utancından saçma sapan kaçamaklar yapıyo, kaçmadım falan diyo.. Temele inildiğinde adamın liderlik içgüdüsü ona bunu yaptırdı ya, kadının ki de galiba o liderliği ele geçirme isteği hep... "Bir kralı devirmek istiyorsan, herkesin içinde onu küçük düşürecek bi şey yap" diye bi söz edilmiş olsa zamanında, buraya çok yakışırdı. Hem ateist hem kadınsanız, ne duruyorsunuz açıklayın o zaman bu durumu!..


Film, Golden Globe'da Yabancı Dilde En İyi Film olmak için yarıştı ama olmadı, Oscar'da ise yarışmayacak. Nedenmiş, keşke yarışsaydı, hatta Kış Uykusu (2013) da yarışsaydı... Kış Uykusu (2013) yarışsa kesin alırdı ödülü..

12.02.15
Oku..

Interstellar (2014)


Bazısı çok beğendi, bazısı "Bu ne biçim film" dedi, bu ne biçim film diyenler arasında Fatih Akın falan da vardı. Söz konusu Nolan filmi olunca insanın beklentisi artıyor tabii, sonra da güzel bi film bile yeterli gelmeyebiliyor demek ki. Ama bence gayet yeterli bi filmdi, çok güzeldi. Oscar'da en iyi film kategorisinde yarışmamasına şaştım doğrusu...


2014'ün En İyi Filmleri'ni yazmadan önce küçük bi tarama yaptım bi kaç farklı sitede, derlenmiş listelerde çok farklı sonuçlar çıkmış olmakla beraber herkes bu filmi listesine koymuş. Christopher Nolan, yine kardeşiyle beraber yazdığı hikayede yine derin düşüncelere dalmış, seyirciyi nasıl yakalayacağını bilmiş. Gerçi filmin ilk yarısı biraz sıkıcı geçiyor ama sonra olan oluyor, gerilimi artıyor, merak uyandıran detayları beliriyor.


Günümüzden belirsiz bir zaman sonrada geçen hikayede, insanoğlunun gıda üretim sıkıntısı baş göstermiş, 'malzeme yok ki ekip biçsinler', memleket umudunu mısıra bağlamış, bitki olan mısır.. Eski astronot Cooper, ailesiyle sakin bir hayat yaşarken, yanlışlıkla, yıllar önce kapandığı duyurulan NASA'nın gizli üslerinden birine denk gelip kendini işin içinde buluyor. Meğer NASA kapatılmamış, gizli gizli uzay araştırmalarını sürdürüyormuş, tam da o sırada Mars'a gönderilmek üzere bir gemi hazırlıyorlarmış.

Yeni keşifleri olan warmhole (solucan deliği) ile Mars'a kestirmeden gidecekler. Bu solucan deliklerinde zaman biraz farklı akıyor, bir nevi ışınlanma vazifesi görüyor. Yani -dördüncü mü beşinci mi artık kaçıncı boyutsa- zaman boyutu devreye giriyor. Cooper da eski esaslı pilotlardan olunca hemen giriyor ekibe, amaç: artık kaynakları tükenen Dünya'ya alternatif bir yaşam alanı bulmak.

Warmhole nam-ı diğer Solucan Deliği..

Sürpriz bozmiyim şimdi, bundan sonrası güzel mesele, filmin ikinci yarısı dediğim burda başlıyor. Kızını falan terk edip giden Cooper, zaman kavramının değiştiği bir yolculukla nerden nereye varacak bakın bakalım. Bu arada eskiden astronotlar falan daha popülerdi, çocuklara ilerde ne olmak istedikleri sorulunca astronot denirdi, artık o kadar yok. İlginçtir, son bi kaç senedir Hollywood güzel NASA filmlerini destekleyerek bu alana kaybolan ilgiyi tekrar toplamaya çalışıyo gibi.. bkz.: Gravity (2013)


Ben pek beğendim. Gerek, son dönemin en popüler isimlerinden olan Matthew McConaughey'nin performansı, gerek hikaye, bence baya başarılı. McConaughey, geçen sene Dallas Buyers Club (2013)'la Oscar almıştı hatırlayınız, yine geçtiğimiz senenin sonlarına doğru da 'True Detective' dizisiyle dikkatleri çekti. Hatta Golden Globe'da, bu dizide başrolü paylaştığı Woody Harrelson'la beraber, ikisi birden aday gösterildi en iyi aktör performansı ödülüne, alamadılar ayrı dava, ama baya güzel dizi o da, izleyin bence; her yeni sezonda yeni bir kadro olacağı bilgisi de ilginçtir.


McConaughey'ye eşlik eden isimler Anne Hathaway, Jessica Chastain, Michael Caine, John Lithgow ve Matt Damon.. Damon kötü adam olarak karşımızda, büyük bir rol olmasa da kısa sürede kendinden nefret ettiriyor. Hathaway'in saçları çok tatlı olmuş, Les Miserables (2012)'ten sonra toplamış kendini.


Film, imdb.com top#250 listesinde üst sıralarda ve 5 dalda Oscar için yarışacak. Kategorileri ise; en iyi prodüksiyon tasarımı, film müzikleri, ses miksajı, ses kurgusu ve görsel efekt... Filmin müzikleri etkileyiciydi, Hans Zimmer yapmış, kendisi Nolan'ın çoğu filmi ve diğer bir sürü filmde çalışmış ama en bilinen işi Pirates of the Caribbean'ın efsane müzikleri... The Leon King (1994)'le de Oscar kazanmış zamanında.

Sıralı Tam Liste: Oscar 2015

11.02.15
Oku..

Big Eyes (2014)


Bir Tim Burton filmi!.. Ama pek de öyle bi Tim Burton filmi değil.. Filmlerinde kendi acayip dünyasını kurmasıyla bilinen Burton, bu sefer normal dünyada acayip bir hikaye bulmuş. Dediğim gibi, pek Tim Burton imzası bir film değil ama güzel film. Senaryo, gerçek bir hikayeden, Scott Alexander ve Larry Karaszewski tarafından yazılmış.


Ressam Keane'lerin hikayesi.
Margaret, şiddetli geçimsizlik sebebiyle terk ettiği kocasından kızı ve resimleriyle beraber kaçmıştır. Yeni hayatında ayakta kalmak çok kolay olmamaktadır. Çapkın ve başarısız ressam Walter'la tanışır, Walter'ın en büyük hayali çok güzel resimler yapıp, dahi ressam olarak anılmaktır. Margaret ise naiflikten ölmek üzere olan, yeteneğin vücut bulmuş halidir. İki ressam evlenip rüya gibi bir hayat yaşamaya başlarlar.


Walter kendi manzara resimlerini satmaya çalışırken, arada bir de karısının kocaman gözlü çocuklar resmettiği tablolarını gösterir piyasaya. Zamanla bu tablolar iki ressamın da Keane imzası atmasıyla karışır ve Walter bu resimleri kendi imzasıyla olunca daha kolay pazarladığını fark eder. Başta bu işe çok bozulan Margaret parayı görünce ses çıkaramaz, onun da işine gelir. Walter galerisini açar ve sadece tablo da değil, büyük gözlü acıklı çocukların olduğu posterleri bile paraya çevirmeye başlar. Gün gelecek Margaret patlayacaktır.


Christoph Waltz'un oynadığı karakterin iticiliği ve Amy Adams'ınkinin ise pasifliği insanı sinir etse de bunlar hep başarılı oyunculuktan.. Ama bir ara sanki filmde genel olarak belli belirsiz bi 'özensizlik' sezdim. Gerçi Tim Burton yapıyo onu bazen, bazı sahnelere aylarca çalışıp bazı sahneleri geçiştiriyo ve bu hissediliyo..


Filmden önce listelist.com'da bir yazı okumuştum, filme konu olan bu hikayeyle ilgili.. Ama bence filmden önce bakmak keyif kaçırabilir. Filmden sonra, detay merak ederseniz okuyun bence..

Kadroda ise ufak tefek rollerde tatlı tatlı isimler var, bkz.: Krysten Ritter, Jason Schwartzman, Dany Huston... Filmin Oscar adaylığı yok fakat Golden Globe'da komedi/müzikal dalında En İyi Kadın Oyuncu ödülünü Amy Adams almış. Puanım da 7'dir filme, Amy Adams dursa, hiç oynamasa yine izlerim ben onu..


10.02.15
Oku..