Seven Psychopaths (2012)


Ben pek sevmedim peşin peşin söylüyorum bak. Ama kadro çok iyi Sam Rockwell, Christopher Walken, Tom Waits, Woody Harrelson, Colin Farrell ve azıcık Abbie Cornish'le azıcık da Olga Kurylenko.


Colin Farrell bir film senaryosu üzerinde çalışan yazarı oynuyor. Hikayesinde -kaç tane oldukları konusunda biraz sıkıntılarım var- psikopatlar yer alıyor. Film boyunca anlatılan psikopatlık hikayelerinin gerçek hayattan seçildiği fark ediliyor ama bir tek Vietnamlı olayı kurgu kalıyor sanki. Bilmiyorum ya çok sarmadı ya film, çok düşünmedim de üstüne. Ama işte genel olarak bir yazar ve bir avuç psikopat hikayesi. Ha köpekler var bir de.


Filmin yazarı ve yönetmeni Martin McDonagh'ın, daha önce bir kısa bir de uzun metraj filmi bulunuyor. Six Shooter (2006)'la 'en iyi kısa film' Oscar'ını almış ve başrolünde Colin Farrell'ın olduğu In Bruges (2008) filmiyle de 'en iyi senaryo' Oscar'ına aday olmuş ama ödülü Milk (2008) filmiyle Dustin Lance Black'e kaptırmış. Önceki filmlerinin bu şekilde dikkat çekmiş olması, bu filmdeki kadroyu kurmasına yardımcı olmuş olabilir. Ama film olmamış yani..

29.03.2013
Oku..

Rambo BoxSet


4 filmden oluşan bu setin her filminde başka yönetmenlerle çalışılmış, David Morrell'in romanlarından uyarlanan her senaryoda Stallone'a başka bir yazar eşlik etmiş. İlk üç filmin yönetimine karışmayan Sylvester Stallone 20 sene sonra çekilen dördüncü filmde yönetmen koltuğuna da oturmuş.


Rocky karakteriyle çok sevilen aktörün, canlandırdığı John Rambo karakteri de epey ses ve devam filmi getirdi. 1990 senesine gelindiğinde 5 Rocky 3 Rambo filmi vardı. İki seriye de güzel birer film daha çekti ama yeter artık yani derken tam.. The Expendables diye bir şey geldi akıllarına ve şimdiden iki filmi olan serinin üçüncüsü çekim aşamasında. Neyse..


John Rambo, Vietnam görmüş, bütün arkadaşlarını gömmüş, yalnız, hırçın ve eski bir 'yeşil bereli'dir. O, düşmanı yok etmek ve her şartta hayatta kalmak için eğitilmiştir.

First Blood (1982), Rambo'yu tanımamızı sağlıyor; 'ilk kanı onlar döktü' diyerek aslında bela istemediğini dosta düşmana gösteriyor. Yönetmen: Ted Kotcheff

Rambo: First Blood Part II (1985), ilk filmde teslim olan Rambo'nun özel bir görev için çağrılıp, esir kurtarma operasyonuna girişmesini konu ediyor. Yönetmen: George P. Cosmatos

Rambo III (1988)'te de yine bir özel görev geliyor ama bu sefer kabul etmiyor. Yeşil Bereli'yken komutanı olan Samuel Trautman gidiyor göreve ve esir düşüyor, yine Rambo'ya kalıyor iş. Yönetmen: Peter MacDonald


Rambo (2008)'da ise iyice çivisi çıkan dünyada ateş altında olan bir ülkeye yardım götüren bir grup, Johnny'nin kurtarılacaklar listesine giriyor serinin son filmi.. Üstelik seride ilk defa ana karakterlerden biri kadın, Julie Benz oynuyor.. Yönetmen: Sylvester Stallone

Tabii ki Rocky kadar kaliteli değil bu seri ama gerçek şu ki her mutfakta Rambo bıçağı diye bir şey var.

22.03.2013
Oku..

Rocky BoxSet


Sylvester Stallone elinde senaryoyla yapımcı yapımcı dolaşıp Rocky'yi gerçek yapmaya çalıştı. O güveniyordu hikayesine ama filme yatırım yapacak adam bulmak kolay değildi. 1970 senesinden itibaren birkaç projede küçük roller almış bir oyuncunun bu yazarlık girişimi United Artist şirketi tarafından şans buldu. Stallone, senaryosunu yazdığı Rocky'yi kendi oynamak istiyordu hatta bütün kontrolü ele alıp yönetmenliğini de kendisi yapmak istiyordu. Yönetmenlik hariç istediği her şey verildi, ne de olsa o kadar para yatırılıyor filme, daha fazla riske gerek yok.


John G. Avildsen'ın yönettiği Rocky (1976), serseri bir yerel boksörün -şans eseri- şampiyonla unvan mücadelesine çıkmasını anlatıyor. Adrian'a olan aşkı, boksa duyduğu ihtiyacı, yaptığı işle çelişen bir yumuşak kalpliliği falan filan.. Acayip bir adam Rocky. Şampiyonla kapışması sonucunda kaybetti ama dayanıklılığı ile dikkatleri çekti, seyirciyi kazandı. İkinci filmde şampiyon Apollo Creed, rövanş isteyecekti, bu sefer ringte o kadar uzun süre kalmasına izin vermeyecekti, plan buydu. Öte yandan Stallone artık filmi yönetebilecekti.. Rocky II (1979)'de şampiyon nakavt oldu. Artık Rocky şampiyondu. Yeni 'Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu' oldu. Lakabı artık 'İtalyan Aygırı' değil, 'Şampiyon'du.


Rocky III (1982) ve Rocky IV (1985)'te şampiyonun tam emekli olacakken gaza gelmeler sonucu ringe çıkması ve zorlanarak da olsa maçlardan galip çıkmayı bilmesi anlatılıyor. Birinde yaygaracı bir zenci var diğerinde extra-cool bir rus boksör. İkisi de vasat filmler ve Rocky'nin serserilikten çıkıp gerçek bir şampiyon gibi yaşadığı filmler.


Rocky V (1990), ilk yönetmeni Avildsen'a emanet ediliyor ve kafası maddi konulara çok çalışmayan Rocky'nin iflas edişi, eski mahallesine taşınması ve sağlık sorunları sebebiyle artık dövüşemeyeciğini öğrenmesi gibi olaylarla karşılaşılıyor. Genç ve güçlü bir çocuk Rocky'nin onu eğitmesini istiyor. Dövüşemeyen Rocky dövüştürerek tatmin olma fikrini seviyor. Ama bu ailesini çok boşlamasına neden oluyor. Artık epey yaşlanan Stallone, yazdığı beş Rocky senaryosuna 16 sene sonra yenisini ekliyor.

Rocky Balboa (2006)'yı kendi yönetiyor ve bu son filmle, efsaneyle yeni şampiyonu ringe çıkarıyor. Artık epey yaşlı Rocky, genç rakibiyle 10 raunt ringte kalıyor. Kaybetmesine rağmen seyircinin Rocky tezahüratları salonda yankılanıyor.

İlk iki filmde yer alan Rocky'nin köpeği Butkus'ın sonraki filmlerde yok olması, hiç adının geçmemesi dikkatimi çekti. Bir de 6'da ki yaşlı Rocky'yi sevdim. Bu arada 3. filmle 'eye of the tiger' şarkısı 'en iyi orijinal şarkı' Oscar'ına aday olmuş. İlk film de 77'de ki Akademi'de 10 adaylık almış ve 'en iyi yönetmen' 'en iyi kurgu' 'en iyi görüntü yönetmeni' kategorilerinde 3 Oscar kazanmış. Ayrıca imdb.com'ın gelmiş geçmiş en iyi 250 film listesinde yer alıyor..

Ha bir de şöyle bir şey var: Boks spor değildir, kendimizi kandırmayalım. Bildiğin gladyatör, binlerce insanın önünde birbirini dövmeye çalışan iki adam. Şöyle bir bakınca insanlık dışı hareketler bunlar, karısı çocuğu yanında, herif dünyanın dayağını yiyor orada. Gladyatör filmleri de izleriz, bunları da izleriz ama şu olay bi kalksın gerçek hayatta, gladyatörler gibi filmlerde kalsın yahu. Ben kimsenin canı yanmasın istiyorum.

22.03.2013


Ryan Coogler, efsaneyi uyandıracak bir fikirle çıkıyor Stallone ve yapımcılarının karşısına, Creed (2015). İlk filmdeki şampiyon Apollo zaman içinde Rocky ile dostluğunu ilerletmişti hatırlayacaksınız. Yıllar geçmiş aradan, Rocky restoran açmış, takılıyor. Bi serseri çocuk dalıyor içeri, "Ben Apollo Creed'in oğluyum, ben de babam gibi bi boksör olmak istiyorum", "Ya, e süpermiş!" diyor Rocky Dede.. "Sen öğreteceksin ama.." Bir de güzel bir kız arkadaşı var, kendi çikolata adı Bianca.. Bir de rakip tabii, pislik bi tip.. İdare eder film.. Rocky sevenler için efsane.. Stallone'a Oscar adaylığı da kazandırdı hem.. Başrol oğlan Michael B. Jordan, Bianca da Tessa Thompson..

11 şubat 2018
Oku..

Diarios de Motocicleta (2004)


Ernesto Che Guevara'nın günlüğü olan 'Notas de Viaje' kitabından Jose Rivera tarafından senaryolaştırılan ve döneminde 'en iyi uyarlama senaryo' Oscar'ına aday gösterilip de kazanamayan filmin yönetmenliğini, On the Road (2012)'ın Brezilyalı yönetmeni Walter Salles yapmış.


Ernesto (Gael Garcia Bernal) ve kankisi Alberto (Rodrigo De la Serna)'nun, bir çılgınlık yapalım, atlayalım motora Latin Amerika'yı turlayalım, macera kovalayalım demeleri hikayeyi başlatıyor. Yeni yerler görüp, yeni insanlarla tanışırlar. Bu iki tıp öğrencisi gittikleri yerlerde insanlara faydalarının dokunmasından büyük keyif alırlar, kişisel gelişimlerinin bir kısmını da bu gezilerde tamamlarlar. Ve planladıkları rotayı tamamladıktan sonra yolları ayrılır iki arkadaşın.

Film, 'en iyi orijinal şarkı' Oscar'ını almıştır. Ayrıca hiç de siyasi bir havası yoktur filmin, gayet güzel bir film olmuş, takdirleri toplamıştır. Ernesto'nun ne kadar dürüst bir tip olduğunu falan göstermiş, hipokrata falan saygısını..Che'nin aşkı Chichina'yı Mia Maestro oynuyor..

O dönemler astımı sebebiyle askere gidemediği için halinden memnun olan Ernesto, 1960 Küba Devrimi'nin en etkili liderlerinden Comandante Che Guevara olacaktır. 67'de de öldürülecektir. Alberto ise Küba'ya kankasının anısını yaşatacağı Santiago Tıp Okulu'nu kurmuş ve 2011'de de hayatını kaybetmiştir.

21.03.13
Oku..

Hellboy BoxSet


Marvel veya DC Comics'ten yayınlanmadığı halde başarıya ulaşmış bir çizgi karakterdir. 1993'te Dark Horse Comics'in ikinci sayısında Mike Mignola tarafından yaratılmış bir 'cehennemden gelen'dir.

Hellboy, Nazi istilasında başvurulan kara büyü ve teknolojinin birleşmesiyle cehenneme açılan kapıdan dünyaya düşmüştür. Dünyaya geldiği sıralarda henüz ufacık bir çocuk olduğu için eğitimi, karakterini belirleyecektir. Boynuzları, kuyruğu ve 'kıyametin sağ eli' denilen bir sağ eli vardır. Kırmızı rengi, ateşe dayanıklılığı ve tabii ki insan üstü gücüyle dikkat çekmektedir. Trevor Bruttenholm, çocukken yanına alıp, babalık yaptığı Hellboy'a, içindeki şeytan karakterini unutturup insanlığın iyiliği için çalışmasını öğretmiştir. Ama sonuçta içinde haylazlık hep olacaktır. Paranormal Araştırma ve Savunma Bürosu, ABD hükümetinin her zamanki gizli işlerindendir. Tıpkı Marvel'in X-Men serisindeki gibi mutantların bir arada tutulup, kötülerle savaşa hazır olması durumu burada da vardır. Balık adam Abe var mesela. Hellboy'un aşık olduğu Liz var; Fantastic Four'da ki eleman gibi alev alev yanıyor kız.


Çizgiroman sevmiyor Hellboy.. "Gözleri hiç gerçekçi çizemiyorlar" diyor mesela filmde. Ayrıca kendi çizgi romanına diyor bunu. İki sinema filmi iki de animasyon filmi yapılan karakterin sinema filmlerinin senaryosunu yazıp yöneten kişi Guillermo del Toro.
Filmler bazı sahneleriyle çok leş dururken bazı sahneleri gerçekten çok başarılı. Genel olarak orta karar bir süper kahraman filmi diyebilirim. Hellboy'u Ron Perlman oynarken, babası Bruttenholm'u -Harry Potter'ın asacısı Ollivander- John Hurt oynuyor. Hellboy'un aşkısı Liz ise Selma Blair tarafından canlandırılmış. Öyle pek parlak bir oyunculuk kariyeri olmayan Blair'ın en bilinen filmi bunlar. Ayrıca adından kıllanıp ailede Türklük aradım da, yok.


Hellboy (2004)
Hellboy Animated: Sword of Storms (2006)
Hellboy Animated: Blood and Iron (2007)
Hellboy II: The Golden Army (2008)

Hatta bir de Hellboy III var projeler arasında ama tarihi henüz belli değilmiş. 'Henüz' kelimesine odaklanınca ne kadar saçma duruyor ya, bazı kelimelerde oluyor böyle. Düşündükçe daha da saçma geliyor, kim bulmuş lan bunu diyosun.. Cümleye yedirirsen ne ala yoksa sıçar yani, yüzüne bakılmaz.

17.03.2013
Oku..

Yönetmenler: Yavuz Turgul..


İlk senaristlik deneyimi olarak Nazım Hikmet'in romanından Tosun Paşa (1976)'yı uyarlamıştır.

46 doğumlu sinemacı, önceleri gazetecilik, reklam metni yazarlığı ve Ses dergisinde yazı işleri müdürlüğü yapmış. Senaristliğe başladıktan sonra Şener Şen-İlyas Salman, Şener Şen-Kemal Sunal furyalarına senaryo yetiştirmeye çalıştı. Banker Bilo (1980), Çiçek Abbas (1982) ve Şekerpare (1983) senaryosunu yazdığı filmlerden üçü.

Senaryosunu yazdığı Fahriye Abla (1984) filmiyle yönetmenliğe de giriş yapmıştır. Bu film kariyerinde dönüm noktası olur ve bundan sonra yazdığı senaryoları kendisi yönetir. Çok sonra yazacağı Kabadayı (2007) hariç.


Fahriye Abla (1984)'yı takiben Muhsin Bey (1987), Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni (1990), Gölge Oyunu (1992) ve Eşkiya (1996) çekilir. Eşkiya (1996), sadece yönetmenin değil Türk sinemasının başyapıtlarındandır. Çoğu filminde olduğu gibi başrolde Şener Şen yer alırken; dağdan inen bir eşkiyanın sevdiği kadın için geldiği İstanbul'la mücadelesi anlatılmaktadır. Şener Şen'e Uğur Yücel eşlik ediyor filmde.
Çok ses ve ödül getiren Eşkiya (1996)'dan sonra on yıl kadar sinemaya ara veren yönetmen Gönül Yarası (2005) ile dönüş yapar. Meltem Cumbul, Timuçin Esen ve tabii ki Şener Şen'in yer aldığı bir kadroya sahip film, köy okullarındaki çocuklara kendini adamış bir öğretmen ve kocasının gazabından kaçmış bir pavyon türkücüsünün hayatını anlatıyor.

Turgul'un daha sonra senaryosunu yazdığı Kabadayı (2007), Ömer Vargı yönetiminde sinemaya taşınıyor.
Son olarak da Şener Şen, Çetin Tekindor ve Cem Yılmaz'ın muhteşem oyunculuklarını izleme fırsatı bulduğumuz polisiye-dram türündeki Av Mevsimi (2010). Çoğu kişilerce Şener Şen'i adam ettiği iddia edilir durur ama bence onlar birbirlerini sırtladılar. Şener Şen olmasaydı Yavuz Turgul olur muydu, bilinmez..

Böylelikle Türk sinemasında belirli bir tarzı olan insanlardan biri olarak anılan, çok takdir edilen, çok saygı duyulan Turgul'un da kısaca bir filmografisine göz atmış olduk. Gerçi tarzı olan diyoruz ama, yönetmenliğe başlamadığı sinemacılık döneminde mizah yazarı gibi bir durum var.. Piyasa şartları öyle gerektirmiş demek ki. Ne zaman hikayesini kendi filme alma ortamı oluşuyor, hemen içindeki dramatik adamı salıyor dışarı..

10.03.2013
Oku..

Two And A Half Men [2003-15]


İlk sezonu 2003 senesinde yayınlanan dizi, pek çok Emmy'de ismi okunan, büyük bir izleyici kitlesi yakalamış '20 dakikalık sitkom'lardan. Yaratıcıları Lee Aronsohn ve Chuck Lorre'dir.

Alkol, kumar, seks gibi alışkanlıklarıyla nam salmış Charlie'nin (Charlie Sheen) deli gibi okyanus manzarası olan bir evi vardır. Karısından ayrılan kardeşi Alan (Jon Cryer), oğlu Jake'le (Angus T. Jones) Charlie'nin yanında yaşamaya başlarlar. Charlie ne kadar havalıysa Alan da o kadar eziktir. Yarım adam konumundaki küçük Jake ise amcasıyla daha iyi anlaşır.

sağdaki Charlie Sheen

Dizi ilk başladığında bu kadar tutacağı tahmin edilmemiş belli ki, çünkü Jake şu an koca adam oldu. Yani dizi artık 2,5'tan 3 adam. Tabii en başta hesaplanamayan daha başka şeyler de oldu dizide.

8. sezona gelindiğinde başrol Charlie Sheen dizinin yapımcılarından olup paraya para dememeye yemin etmişti. Bir o kadar da alkol bağımlısı, sivri dilli ve çevresince sevilmeyen adam da olmuştu. Katıldığı bir radyo programında dizinin yaratıcılarından Chuck Lorre'ye hakaret etmesi sonucu diziyle ilişkisi kesilmiş ve 8. sezonda dizi havada kalmıştı. Ve tabii ki reklamın iyisi kötüsü olmazdı, dizi bir şekilde devam ederse sükse yapacaktı. Bir çözüm uyduruldu; dizide Charlie öldürüldü ve onun evini satın alıp Alan ve koca yarım adam Jake'e yeni ev sahipliği yapacak Ashton Kutcher (Walden) diziye dahil oldu. Dizi şu an eski kalitesinde değil ama para kazanmaya devam ediyor sonuçta.


İlginç hikayesi olan bu diziyi merak ediyordum ama her bölümünü izleyecek kadar da vakit ayıramayacaktım. Şöyle bir formül geliştirdim: Her sezonun ilk bölümünü izledim. Gayet de hepsini izlemiş kadar anladım hikayeyi. Ara ara, canım sıkıldıkça açıp çakıyorum bi iki bölüm.. En son iki gün önce s10e18 yayınlandı. Her sezon 24 bölüm yayınlayan dizi 8. sezonu 16 bölümle bitirmek durumunda kalmıştı.

09.03.2013

Bu yazıdan iki sene sonra da, 12. sezonla final yapmıştı dizi.. Bir yıldız daha kaymıştı..

24 nisan 2018
Oku..

The Master (2012)


There Will Be Blood (2007)'ın yönetmeni Paul Thomas Anderson'ın senaryosunu yazıp yönetmenliğini yaptığı  The Master (2012), Oscar'da Joaquin Phoenix'e 'en iyi erkek oyuncu', Philip Seymour Hoffman'a 'en iyi yardımcı erkek oyuncu', Amy Adams'a da 'en iyi yardımcı kadın oyuncu' adaylığı kazandırmıştır. Hiçi biri ödül alamamıştı ancak Amy Adams güzelliğiyle geceye renk katmıştı hatırlayınız.


Filmde bir tane usta var, bir tane de deli. Ustanın müritleri var, gittiği yerlerde bir şeyler anlatıyor. İyi bir adam yani. Bu deliye de yol göstermesi gerektiğine inanıyor. Aslında deli de değil de tam, alkol bağımlılığı var, sinirlerini kontrol edemeyen bir yapı.


Ben çok sevmedim filmi aslında ama baya övüldü, baya merak ettirildi. Hatta uzun bir süre de altyazı sıkıntısı yaşandı. Yani sinemada kısa süre kalan bu filmi kaçıranlar olarak izlemek için epey bekledik. Hala internette altyazı telif sorunu yüzünden çok bilinen sitelerce yayınlanamıyor.

Amy Adams'ı yaşlı görmek beni filmden soğutan bir etkendi. Phoenix ve Hoffman gayet güzel bir ikili olmuşlardı. İzleyenler tarafından en çok abartıldığını düşündüğüm olay, kokteyl hazırlama olayıydı; hiç etkilenmedim o sahnelerden. Yani bence sınıfta kalmış bir film. Tabi kadroya göre.. Ben 6 verdim 10 üzerinden.

07.03.13

Sıralı Tam Liste: Oscar 2013
Oku..

Daniel Day-Lewis ve Filmleri


Oscar adam Daniel Michael Blake Day-Lewis.

57 doğumlu İngiliz aktörün babası şair, dedesi ve ablası sinemacı.

Day-Lewis, Sunday Bloody Sunday (1971) filminde küçücük bir rolle 14 yaşında sinemayla tanıştı. Hırsızlığa varan mahallenin kabadayısı mesleğinin yanında bir kaç tv filmi ve dizisinin ardından 35 yaşında Ben Kingsley'li Gandhi (1982)'de yer aldı. O zamana kadar her gittiği yerde tiyatro bulup oyunculuk yapıyor, oyunculuğu çok sevdiğini ve bir yerlere geleceğine inancının tam olduğunu söylüyordu.

Sırasıyla: The Bounty (1984), en iyi senaryo Oscar'ı adayı My Beutiful Laundrette (1985), üç Oscar adayı A Room with a View (1985), Nanou (1986), Stars and Bars (1988), iki Oscar adayı olan The Unbearable Lightness of Being (1988) ve Eversmile, New Jersey (1989) filmlerinde oynadı.. Bunlarda artık rolleri büyük, kendini gösterebiliyor ekranda.. Filmlerin teknik bakımdan sağlam olup Oscar'da isimlerinin geçmesi de avantaj sağlıyor.

Ama asıl dananın kuyruğu My Left Foot (1989)'la 'en iyi erkek oyuncu' Oscar'ını aldığında kopuyor. Bir çok ödül aldığı bu filmini, The Last of the Mohicans (1992) ve bir Scorsese filmi olan The Age of Innocence (1993)'ı, ikinci kez Oscar'a aday gösterildiği In the Name of the Father (1993) takip ediyor. Bu filmi de My Left Foot (1989)'un yönetmeni Jim Sheridan yönetiyor.

The Crucible (1996), The Boxer (1997) filmlerini üçüncü kez Oscar'da 'en iyi erkek oyuncu' adayı olduğu Gangs of New York (2002) izliyor. Film aynı sene 10 dalda ödül için yarışmıştı. Martin Scorsese'nin yönettiği filmde Cameron Diaz ve Leonardo Di Caprio da yer alıyor..

The Ballad of Jack and Rose (2005) filminden sonra Paul Thomas Anderson'ın yazıp yönettiği There Will Be Blood (2007)'la dördüncü kez aday gösterildiği Oscar'ı ikinci kez kazanıyor. Dört Oscar adayı Nine (2009)'nın ardından 12 Oscar adayı Spielberg filmi Lincoln (2012) ile de 'en iyi erkek oyuncu' Oscar'ını alarak, Oscar tarihine 'bu ödülü en çok alan oyuncu' olarak geçmeyi başarıyor. Oscar'a beş kez aday olup üçünü götüren Day-Lewis İngilizin Oscar'ı BAFTA'yı da dört kez evine götürdü. Gangs of New York (2002)'tan rol arkadaşı Leonardo Di Caprio ise biri yardımcı olmak üzere dört kez Oscar adayı olup hiç birini kazanamadı..


Facebook'ta çevrim içi tiplere sordum..
"Birazdan bi şey yazacam ilk aklına geleni yapıştırır mısın?",
"Oki, sor, sor kanki, hadi, heyecanlandım amk, akıt, tamm, taam ve tmm" gibi geri dönüş yapanlara, "Daniel Day-Lewis" yazdım. Aldığım cevaplar şunlar:

-Lincoln,
-En iyi erkek,
-Bi dakka..
-Kim?
-En iyi erkek oyuncu,
-Day onun adı mı, soyadı mı?
-Faruk ezzanesi,
-Ooo..
-Adam,
-Nerde yayınlancak,
-:),
-Lana del rey, Ray midi lan
-Gerçek oyuncu

Bir çok kişiden de cevap alınamadı veya yanlış cevap vererek elendiler.

02.03.2013
Oku..

Hemingway & Gellhorn (2012)


"Bu barda sarhoş olmak için içilmez, sarhoş kalmak için içilir. Korktun mu?"

George Lucas'la beraber Indiana Jones serisinin yazarlığını yaparak üne kavuşmuş bir sinemacı olan 76 yaşındaki Philip Kaufman'ın kariyerinde 13 tane uzun metraj film yönetmenliği bulunuyor. Son yönetmenlik işi Hemingway & Gellhorn (2012)'un yazarları Jerry Stahl ve Barbara Turner. Film, HBO kanalına çekilmiş bir tv filmidir..


Hemingway'in, gazeteci Martha Gellhorn ile tanışması, arkadaşlıkları, aşkları, ayrılıkları ve sonrasının anlatıldığı bu biyografik film, hem Hemingway hayranlarının hem de Nicole Kidman hayranlarının büyük keyifle izleyeceği bir iş olmuş. Ben çok beğendim. Clive Owen'ın Hemingway performansı harikaydı; Nicole Kidman ise konuyla ilgilenenler haricinde çok da kimsenin tanıyamayacağı bir karakter olan araştırmacı-maceracı-gazeteci Gellhorn'u öyle güzel anlatıyor ki ağzım açık izledim.


Öfke kontrolü konusunda pek başarılı olamayan, boş zamanlarında balık tutan, bol bol içki içen, kavgadan kaçmayan hatta kavga çıkaran, yazdığı kitaplar dünyanın her yerinde büyük beğeniyle okunan bir yazar olan Hemingway'in dünyasına iki buçuk saatlik bir yolculuk. Aslında Gellhorn'un hikayesi bu, onun gözünden bakıyoruz Hemingway'e. En çok hoşuma giden sahnelerden biri de Orson Welles'e siktiri çektiği sahne, -The Spanish Earth (1937) filminin montajı sırasında- kesin izleyin.


Golden Globe'da tv performansları kategorisinde hem 'en iyi aktör'e Owen hem de 'en iyi aktris'e Kidman aday gösterildi ama Owen ödülü Kevin Costner'a; Kidman ise Julianne Moore'a kaptırdı. Çok güzel sevişme sahnelerinin de yer aldığı filme puanım 9. Gerçi imdb.com kullanıcıları geneli 6.1 oyla filmi vasat göstermişler. Bence çok güzeldi. Saygılar.


01.03.13
Oku..